Too intense. Too disciplined. Too impatient.
Too slow to start. Too fast to speak. Too deep to fit in.
Too much and not enough all at once.
That my nervous system wasn’t faulty, just sensitive.
That my constant state of overwhelm wasn’t weakness,
but a response to a world that demands masks and punishes difference.
Before I realised I was dancing to a different beat all along.
After my teenage years, including two months in a mental hospital
where doctors told me I was gifted,
So I thought I understood myself.
But there’s a difference between thinking you know
who you are and facing that truth when no one is watching without shame.
I had already lived through enough pain to blame it all on.
But layered beneath that trauma was something more enduring:
Autism. And later, I would come to see — ADHD too.
If I'm gunies, why couldn’t I keep up?
Why did friendships feel like riddles I couldn’t solve?
Why did I always feel like I was pretending to be someone I wasn’t?
Masking became my second language.
Smile when you want to run.
Stay quiet when your body says scream.
Say yes when your soul whispers no.
That becomes our story unless we rewrite it.
Seeing without eyes. A hearing without words.
An intuition that pierces through silence, catching things others missed.
Energy, intention, the truth under the spoken.
They say it's sensitivity. Some call it nonsense. Others call it magic.
Known things without reason.
Picked up on shifts in a room before anyone else noticed the mood change.
And yet I’ve been called dramatic, a liar or worse: delusional.
I translated my clarity into uncertainty because others couldn’t hold the truth I sensed.
That’s how I ended up being used and even abused without realising it,
My wiring. My survival. My gift.
I no longer apologise for the way I just know.
Rules felt arbitrary. Instructions are illogical.
I tried so hard to blend in to be the version of myself others found acceptable.
Autism is not a disease.
ADHD is not a defect.
They are both neurodevelopmental differences shaped by divergent wiring of the brain
But science doesn’t hold you at night when you feel like an alien in your own life.
For that, we need each other.
Yes, I forget to eat, misplace keys, and lose track of time.
I can spot patterns in noise.
I can hold space for others because I’ve spent a lifetime learning how to hold space for myself.
I need to be met as I am.
And that is what I now offer to others.
We memorised your rules.
Do you want to understand us or just manage us?
Please, stop telling us to “try harder.”
Instead, ask: “How can this world change so that all of us can breathe more freely?”
We need to give ourselves permission to be who we already are.
I experienced how much courage it takes to unmask
You too: don’t listen to the noise inside you.
If I could do it, so can you.
Come on, take the first step…
Çok yoğun. Çok disiplinli. Çok sabırsız.
Başlamak için çok yavaş. Konuşmak için çok hızlı. Uyumsuz olmak için çok derin.
Aynı anda hem fazlaydım hem de yetersiz.
Yıllar sonra fark ettim ki, ben en başından beri farklı bir ritimde dans ediyordum.
Yıllar boyunca farklı terapistlerle birlikte,
kendimin birçok farklı versiyonunu ben olduğuma inandım.
Bu yüzden de kendimi tanıdığımı sandım.
Ama insanın kendini düşündüğü gibi sanmasıyla,
kimse izlemezken utanmadan olduğu kişiyle yüzleşmesi arasında farkı çok geç kavradım.
Tüm suçu yıkabilecek kadar acı da yaşamıştım o küçücük yaşımda...
O zamanlar bunun bir adı yoktu. Sadece kafa karışıklığı vardı.
Madem üstün zekalıydım neden bazı şeyleri anlayamıyordum?
Neden arkadaşlıklar çözemediğim bilmeceler gibiydi?
Neden sürekli biri gibi davranıyordum ama o kişi ben değildim?
Maske takmak ikinci dilim olmuştu.
Kaçmak isterken gülümse.
Bedenin bağırmak isterken susmak.
Ruhun "hayır" derken "evet" demek.
Biz yeniden yazana kadar bu gerçak hepimizin hikayesine anlatıyor aslında.
Gözsüz görebilme... Sözcüklerin arkasındakini duyabilme.
Kimileri buna hassasiyet diyor. Kimileri saçmalık. Kimileri sihir.
Benim için ise bu benim varoluşum dogal bir parçası...
Bazı şeyleri sebepsizce bilebilmek.
Abartmakla, yalan söylemeklel, sanrıları gerçek sanmakla suçlandım...
Dünyanın ölçemediğine güvenmediği bir düzende ,
Ne hissettiğime güvenmemeyi öğrendim. İçimdeki bilgiyi sorgulamayı.
Bu benim nöroçeşitliliğim.
Benim hayatta kalma biçimim.
Benim armağanım.
Ve artık bilebildiklerim için özür dilemiyorum.
Başardığımda bile kendimi sahtekâr gibi hissettim.
Kurallar keyfi geldi. Talimatlar mantıksız.
Toplantılar beni bitirdi. Küçük sohbetler boğulmak gibiydi.
kabul gören versiyonum olmak için gerçekliğimi kaybettim.
Uyumun bedeli hastalıklar ve çöküş...
Maskenin bedeli? Tükenmişlik ve utanç.
DEHB bir bozukluk olmadığını açıkladı...
geceleri kendini bu dünyaya ait hissetmeyen seni sarıp sarmalayamaz...
Bunun için dürüstlüge ve
Evet, bazen yemek yemeyi bile unutuyorum,
Benim düzeltilmeye ihtiyacım yok.
Benim olduğum gibi görülmeye ihtiyacım var.
Ve bende artık başkalarını oldukları gibi görüp, kabul ediyorum.
Biz bir parçası eksik yapboz,
Söndürülmesi gereken bir yangın,
Düzeltilmesi gereken bir taslak değiliz...
Dünyanın bizim içgörümüze, dürüstlüğümüze, sıradışı parlaklığımıza ihtiyaçı var
Ama önce biz zaten olduğumuz kişi olmaya izin vermeliyiz.
maskeyi çıkartmanın ne kadar cesaret istediğini deneyimledim
Comments